Hayvancılık ile iştigal edenler, işletme maliyetleri içinde %70 civarı payı olan yem fiyatlarını devamlı gündeme taşırlar. Zira hayvan materyali, yem ve işgücü temel maliyetlerde önemli kalemlerdir.
Esasında yem maliyetleri; yem hammaddelerinin yeterliliğine, ithalat bağımlılığına, kamunun müdahale politikalarına bağlıdır. Yem hammaddeleri bol ve ucuz olursa karma yem fiyatları da o ölçüde ucuz olur.
Bu açıdan hayvancılıkta yem maliyetleri için kritik olan; arz güvenliğinin sağlanması, yeterince kaba yem üretilebilmesi, meraların verimli kullanılması, yem hammadde fiyatlarının karma yem maliyetlerini artırmamasıdır. Bu denklemi etkileyen diğer faktörler ise hayvancılığın yapılış şekli, ne ile nasıl beslediğiniz, mera kullanım oranları, açık veya kapalı besleme faktörleridir.
Hayvancılığı gelişmiş bütün ülkelere baktığımızda ortak özellikleri olarak;
- Geniş arazi varlığı ve meralara sahip olmaları, yem hammadde üretim kapasitelerinin yüksek olması,
- Tarım arazilerinin büyük kısmının hayvansal üretim için ayrılmış olması,
- Fransa’da süt sıgırlarının %92’sinin merada otlatıldığı örneğinde olduğu gibi hayvanların meraya erişim ve faydalanma oranının çok yüksek olması görülür.
Ülkemize baktığımızda; kaba yem üretim miktarı yanında meralardan aktif faydalanma, yem hammadde yeterlilik oranları hususunda sıkıntılarımız devam etmektedir. Kaba yem üretiminde yeterlilik oranlarımız %75 seviyelerindedir. Kuraklığın yoğun yaşandığı yıllarda bu oran çok daha düşmektedir.
Kaba yem kaynakları iki gruptur. Bunlardan birincisi doğal çayır-meralar ve yapay meralardır. İkinci grup kaba yem kaynakları ise yem bitkileri olarak bilinen yonca, mısır silajı, çayır otu, tritikale, korunga, fiğ gibi tarla bitkilerinin kurutulmuş veya silolanmış yeşil aksamıdır. Bitkisel üretim artığı olarak kabul edebileceğimiz saman da besin değeri düşük olmakla beraber tahıl tarımının yaygınlığı nedeniyle Türkiye’de yoğun olarak kullanılan bir kaba yemdir
TÜİK rakamlarına göre 2.7 milyon hektar arazide yapılan kaba yem üretiminin hacmi 2023 yılı rakamları ile 67 milyon tondur. Bu rakamın 29 milyon tonu (%43) sılajlık mısır, 19 milyon tonu (%28) yoncadır.
Tarım ve Orman Bakanlığı Hayvancılık Genel Müdürlüğü tarafından 2015 yılında yayınlanan Kırmızı Et Strateji Belgesi’nde ekilebilir alanlar içindeki payı %11 olan yem bitkisi alanının %15’e çıkarılması gerektiği ifade edilmektedir. Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü’nün hesaplamalarına göre ise Türkiye’nin 2022 itibarı ile kuru ot cinsinden 71.3 milyon ton kaba yeme ihtiyacı vardır. (TAGEM Çalıştay Raporu-Yem sektör Politikaları)
Türkiye Kaba Yem Bitkileri Ekilişi

Hayvanlar ile meralar arasındaki irtibat zayıflamaktadır. Çünkü;
- En yoğun meraların bulunduğu illerde hayvancılık küçülmekte (veya yerinde saymakta), metropollerin etrafında kümelenen büyük işletmelerin sayısı ise artmaktadır.
- Kırsaldaki aile işletmelerinin küçülmesi, üretimden çekilmesi, zaten parçalı ve dağınık olan arazilerimizi kaba yem üretimi için kullanma imkanını daha da azaltmaktadır.
- Son yıllarda teşvik edilen kümelenme/organize hayvancılık modelleri hayvanlar ile çayır-mera ve kaba yem üretim alanları arasındaki mesafeleri uzatmaktadır.
Çayır ve mera alanlarımızın %42,13’ünü barındıran Doğu Anadolu bölgesindeki hayvan sayıları yeterince artmıyor, aksine aile işletmeleri daralıyor. Erzurum ilinde son 4 yıl içinde işletme sayıları %23 oranında azalarak 48.896 adetten 37.765 adete gerilemiştir.
Türkiye Mera Varlığının 1970’ten Bugüne Değişimi (Milyon hektar)

*Kaynak:Tarım ve Orman Bakanlığı
** 4342 sayılı Mera Kanunu kapsamında yerleşim yeri bazında Tespit-Tahdit çalışmaları tamamlanmış olup kadastro çalışmalarında tescil harici bırakılmış alanlarda çalışmalar devam etmektedir.
Hesaplamada Türkiye yüz ölçümü 78.000.000 hektar olarak alınmıştır.
Türkiye’deki çayır-mera alanları toplamı çeşitli nedenlere bağlı olarak 1970 yılından bugüne üçte bir oranında azalmıştır. Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre halen Türkiye’de 13,15 Milyon hektar büyüklüğünde mera vardır. En geniş mera varlığı % 42 pay ile Doğu Anadolu bölgesinde olup İç Anadolu bölgesi % 32 pay ile ikinci sırada gelmektedir. Diğer bir ifadeyle, ülkemizdeki toplam mera varlığının %75’’i bu iki bölgemizdedir. Toplam büyükbaş hayvan varlığımızın ise %41’i bu iki bölgemizde bulunmaktadır.
Ekili alanlarımızın çok büyük bir kısmını stratejik ürünlere ayırmaktayız. Yem bitkileri ekim alanlarının yaygınlaşması beraberinde stratejik ürün ekim alanlarının da kısmen daralması demektir. Bu açıdan meraların ıslahı ve meralardan verimli faydalanma büyük önem taşımaktadır. Meralarımız kırsala dağılmış durumdadır. Çoğu zaman mülkiyet tartışmaları, köylünün meraları kendi malı gibi görmesi, verimsiz otlatma, ıslah sorunları geniş faydalanmayı engellemektedir.
Aile işletmelerinin yaygınlaştırılması, ölçek ekonomisine uygun işletme yapılarının çoğalması meralardan faydalanma oranlarını artıracaktır. Zira bazı zamanlarda bir bölgede kümelenen hayvancılık ile kaba yem sorunu yaşanırken başka bölgelerde otu kullanacak alan bulunamamaktadır.
Kaba yem uzak mesafelere taşınırsa maliyetleri artıracaktır. Kaba olan şeyin nakliyesi de yüksek olur. Bu kapsamda yerinde besleme önem kazanmaktadır.
Hayvancılığımızın büyümesi, üretim maliyetlerinin düşmesi açısından yeme erişim ve yem maliyetleri kritik önemdedir. Bunun yolu da üretimi arıtrmakla beraber meralardan etkin yararlanmadır.










